Sevenlerinin Dilinden Hasan Hüdaverdi Burkay (ks)
Ülke Tv ‘de yayınlanan Açık Deniz Programı’nda Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen ve gönül dünyamızı zenginleştiren şahsiyetlerinin anlatıldığı ilmi,seviyeli ve bilgilendirici konular işlenmektedir. Edebiyatçı-Yazar Sadık Yalsızuçanlar’ın hazırlayıp sunduğu Açık Deniz Programı’nda 16 Nisan 2011 Cumartesi günü gönül ve irfan ehli Hasan Hüdaverdi Burkay (ks) Hz’nin hayatı anlatılmıştır.
Programa Hacı Hasan Burkay (ks) Hz’ni anlatmak üzere Prof. Dr. Yakup Basmacı, Prof. Dr. Sacit Başol, Cemal Güngör ve Hamdullah Çelik katılmıştır. O’nu daha yakından tanımamıza vesile olan değerli katılımcılara ve buna önderlik eden program yapımcılarına teşekkür ederiz.Aşağıda bu programdan notlar naklediyoruz...
İrfan Göğünün Parlak Yıldızı “Hasan Hüdaverdi Burkay (ks)”
Soru: Hasan Burkay Hocaefendi’yi anlatır mısınız?
Cevap: Hasan Hüdaverdi Burkay (ks) Hazretleri, oldukça sade yaşamış bir Allah dostudur.Yüksek ahlakı ve derin vukufiyeti olan bir Zat’tır.İlmi vehbidir.Yani çalışarak değil , doğrudan Allah tarafından verilmiş bir ilimdir.Bu, eserlerinde de bellidir zaten. Hasan Burkay Hazretleri’nden (k.s) hayatımızı yönlendiren yeni yeni duyuşlar dinledik.O ,müjdelenmiş bir insan.
Soru :Hasan Hüdaverdi Burkay (ks) Hz. İle Şeyh Şerafettin Dağıstani Hz.arasındaki ilişkiden biraz bahseder misiniz?
Cevap: Hazret, Şeyh Şerafettin Hazretleri ve ruhani zevat ile doğduğu gün ziyaret edilerek ‘’Bu benim halifem siz de terbiye edicisisiniz.” diye Muhammed Necati hazretleri’ne sağlığında işaret ettiği’ bir insan. Hasan Burkay Hazretleri 1 Ocak 1930’da doğmuştur, Şeyh Şerafettin Hazretleri 1936 yılında vefat etmiştir. Hasan Burkay Hazretleri, Şerafettin Hazretleri’nin doğrudan halifesidir ve birikimini O'nun üzerine kurmuştur.
Kitaplarını Prof.Dr.Sacit Başol ile baskıya hazırlamışlardır.Sacit Bey bunu “Allah’ın bir lütfu” olarak nitelendirmektedir.Kendisi , Hazret için : “ Vakfedilmiş bir hayatı anlatmak çok zor.” İfadesini kullanıyor.
Soru: Hamdullah Çelik Abimiz Hasan Burkay (ks) Efendimiz’in her daim yanında ve hizmetinde bulunmuş biridir. Hamdullah Abi bize bir hatıranızı anlatır mısınız?
Cevap : “Ankara’nın büyük hastanelerinden birinde başhekim olan bir doktor ve eşi, Hazretimiz’e gelip, ‘efendim eşim hamile, ancak ultrasonda doktorlar, çocuğun sakat olacağını ve aldırmamız gerektiğini söylediler, ancak eşim aldırmak istemiyor.Bir tanıdığımız da size danışmamızı önerdi.Siz ne buyurursunuz?” deyince Hazret, “ Bir kulun dünyaya gelmesini Cenab-ı Hakk murad eder…Altıntopunuz dünyaya gelsin” der.Onlar gittikten sonra bana dönüp; “Altıntop, kız çocuğuna denir.Peygamber Efendimiz de kız çocuklarına böyle ifade kullanırdı.”dedi.Ve bir süre sonra o aile ile görüştüğümüzde bahçede oynayan çok sağlıklı bir kız çocukları olduğunu gördük.”
Ankara Göğünden Bir İrfan ve Aşk Eri
Soru: Şeyh Şerafettin Hazretleri’nden ve Milli mücadele dönemi’ndeki faydalarından biraz bahseder misiniz?
Cevap: Şeyh Şerafettin Hazretleri Menakıp kitabının girişinde artık insanların dünyevileştiği ve İslam’ın yaşanma noktasında sıkıntıya düşüldüğü bir ortamda , üzüntü duyarak mana aleminde tam beş kez Peygamber Efendimiz’den (sav) izin isteyerek Efendimiz’in yanına gidip,O’na komşu olarak ömrünü tamamlamak istemiştir. Ancak Peygamber Efendimiz (sav) bunu kabul etmemiştir.Şeyh Şerafaettin Hz.bundan sonra yerinde kalarak, İslam’a hizmet etmeye karar vermiştir.Ancak talebelerinden günlük vazifelerini yapıp dedikodudan uzak durmaları şartıyla kendilerine yardımcı olacaklarını beyan etmilerdir.(Burada dedikodu kavramına da “ hakikatini öğrenemeyeceğimiz şey” demişlerdir). Medine-i Münevvere’de gerçekten ilim ehli çok değerli zatlar bulunur. Hz Peygamber’e (sav) komşu olabilmek için ömürlerinin son kısmını burada geçirirler. Ama tabi burada pasif olduklarını görüyorsunuz. Şerafettin Hazretleri ise Milli Mücadele’de Nakşibendilerden en çok desteği verenlerdendir. 1920 Meclis Zabıtları yayınlandı. Burada da kendisinin konuşmaları mevcuttur. Meclise geldiğinde ‘’Ben bu Meclisin heyecanını ve samimiyetini görmeye geldim.Bunu kendi ihvanıma Anadolu insanına anlatmaya geldim diyor. İnsanlığın ve Müslümanlığın esas vazifesi , varlık sebebi hürriyettir.Ancak biz hürriyetimizi muhafaza ederek tekrar medeniyetimizi inşa ederiz ."sözleriyle gönül ehlinin Milli Mücadeleye nasıl baktığını ifade ediyor. Son padişahı Milli Mücadeleye destek vermesi konusunda ikna için Mustafa Kemal tarafından Saraya gönderilmiştir. Cumhuriyet’in yaşadığımız bütün safhalarında her konuda Allah rızasına uygun tasavvufi derinlikte , incelikte çözüm üretmiş bir damardır Şeyh Şerafettin Hazretleri. Ve vefatından altı ay evvel Peygamber Efendimiz’den “Sen benim ehl-i beytimdensin.Senin sayende Cenab-ı Hakk, sekizyüzbin (çokluktan kinaye) müslümanı bağışlamıştır.” müjdesine nail olmuştur.
Hazret de ; Şeyh Şerafettin Hazretleri’nin öğrettiklerinden farklı bir harf bile söylememiştir..Anlatmak istediği hakikatleri Şeyh Şerafettin Hz’nin dilinden anlatmıştır.
Soru: Sayın Sacit Başol Bey, siz de Hazret’i yakından tanıyan biri olarak bir hatıranızı anlatır mısınız?
Cevap: Hazret, son derece mütevazı bir kişiliğe sahipti.Bir gün bizim de yakından tanıdığımız bir ahbabımız , kendi gençlik yıllarından ve yaşadığı olaylardan epeyce birşeyler anlattı.Gece istirahata çekildikten sonra bu beyefendi kendi yaptığından biraz rahatsızlık duyarak : “Ya bu kadar büyük bir Zat’ın yanında ben ne kadar çok kendimden ve ne kadar küçük şeylerden bahsettim, O ise büyük bir tevazu ile beni sonuna kadar dinledi.”dedi.Biz de Hazret’ e bunu söyleyince O; yüzünde bir rahatsızlık ifadesi ile şu kıssayı anlattı; “Veysel Karani bir gün sahrada namaz kılıp selamladıktan sonra yanına gelen bir uyuz köpeğe şunu söylemiştir: ‘Eğer Rabbimin lütfu olursa ben senden üstün olurum, yoksa sen benden üstünsün.’ Diyor”. Hazret, bunu anlatarak kendi şahsındaki mütevazılığının yüksek derecesini göstermiştir.
Soru: Hazret ile ilgili daha fazla ne söylemek isterdiniz?
Cevap: İşlerimizi İslam ahlakı üzere yapmamızı çok önemserdi. “Ya bulunduğun yere kendin gibi iki adam yetiştireceksin, ya da kendin orada duracaksın.” Derdi.
Yine Hazretimiz’in en belirgin özelliklerinden biri de birleştirici ve barışçı yaklaşımlarıydı. “Ayrılık, fitne kokan tüm sözler yahudiye aittir.Bir sözde ayrılık, perişanlık kokuyorsa ; uzak duracaksın, birleştiricilik, barış varsa o İslam’a aittir.” Derdi.
Soru : Efendim, “Bundan sonra ne olacak ?” diye soruyorlar.Bu konuda ne söylemek istersiniz?
Cevap: (Hamdullah Çelik Bey cevaplıyor)
Bir gün “ Efendim sizden sonra ne olacak’’ diye sordum. Bana "Evladım benden sonra yerime geçmek isteyenler olacak.Ona Hacı Hasan Camii’de minbere çıkarıp, Zilzal Suresi’ni okutun.Uhud Dağı’nda Hz Peygamber , Hz Ebubekir, Hz Ömer ve Hz Osman bulunurken Zilzal Suresi okunduğunda dağın sallanması üzerine “ Ey Uhud ! Sallanma.Üzerinde bir peygamber bir sıddik ve iki şehit var.” buyurmuşlardır.Eğer bu sure okunduğunda Camimi sallarsa Onu dinlersiniz yok eğer sallayamazsa yavaşça ensesine vurur “Hadi biraz daha çalış öyle gel !” dersiniz " dedi ve ekledi: “ Ben dünyada da ahrette de bulunsam tasarrufum bütün talebelerime yeter. Yeter ki onlar, arkama baktığımda arkamda bulunsunlar.”
Hasan Burkay (ks) Hazretleri eğitim açısından çok tavsiyelerde bulunmuşlardır. Toplumumuzun ve İslam aleminin bütün meseleleriyle ilgilenmiş, bir Allah dostudur.Hasan Burkay (ks) Hazretleri’nden biz sorularımıza çözümler gördük.O’nu tanıdığımız 50 yıl boyunca herhangi bir sözünü tekzip ettiğini görmedik.Varlık düşüncemiz bütünü tevhidi kavramadıkça ruhumuz rahat değildir.